Teoriden Pratiğe Girişimcilik Hikayesi

03.05.2017 - Çarşamba 11:37

ünümüzdeki sorunlardan bir tanesi girişimcilik olarak karşımıza çıkıyor. Verilen onca konferans ve eğitim, projelendirilen kurslar ülkemizde girişimcilik düzeyinin istenilen yere gelmesini sağlamamaktadır. Bu konuda öz eleştiri yaparak sil baştan girişimcilik konusunu gündeme almak gerekmektedir. Girişimcilik konusunda genel olarak dikkat çeken hususlar; teori ile pratik arasındaki uçurum, yöneticilik kabiliyeti, iş fikrine sahip olmak, işini tanımak, mücadeleci olmak, değer üretebilmek ya da üretilmesine ortam sunmak şeklindedir. Girişimcilik bu unsurlardaki karşılaşılan sorunları aşarak başarı getirecektir.

Teori ile Pratik Farkı

Girişimcilik sürecinde şikâyet edilen hususların en temeli, alınan eğitim ile iş kurma sürecinin arasındaki uçurumdur. Teoride öğretilen hususların belli bir kısmı pratik hayattan soyutlanmış ya da güncelliğini kaybetmiş durumdadır. Teori ile pratik arasındaki farka dikkat çekmek isteyen bir üniversite hocasının anısı durumu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. ODTÜ’lü bir üniversite hocası, dersinin ilk ayında öğrencilerine ders konuları yerine ilgili kasetleri de izleterek “Tango”yu anlatır. Bir ayın sonunda ise öğrencilerine anlatmış olduğu konu hakkında sınav yapar. Öğrencilerin genel olarak 90 ve üzeri not aldığı sınavdan sonraki hafta da spor salonunda bir uygulama sınavı gerçekleştirilir. Öğrenciler uygulama konusunda tecrübe sahibi olmadıkları için başarılı olamazlar. Hoca ise, sınav sonunda şu cümleleri ifade eder: “Teoriyi bilmek onu pratikte uygulamak anlamına gelmez. Pratikle teori arasındaki fark, sizin beceriniz kadardır.”

Orkestra Şefi Olabilmek

Başarılı bir girişimcinin yönetim konusunda yeterli bilgi ve becerilere sahip olması gereklidir. Bu konuda “senfoni orkestrası şefi metaforu” öne çıkmaktadır. Girişimci, küreselleşme sürecinin hızlandığı, bilgi teknolojilerinin değiştiği, zaman ve mekân kavramlarının ortadan kalktığı dijital çağda, senfoni orkestrasına benzeyen girişimi, bir orkestra şefi gibi yönetmek için gerekli bilgi ve beceriye sahip olmalıdır.

İş Fikrine Sahip Olmak

Başarılı olmak isteyen bir girişimcinin elindeki en değerli kaynaklardan birisi şüphesiz iyi bir iş fikridir. İş fikrinin değişik kaynakları vardır. Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre, iş kurmaya karar veren kişilerin yüzde 43’ü fikirlerini çalıştıkları meslek ve endüstri alanında elde ettikleri deneyimler sonucunda elde etmiştir. Uzun yıllar belli bir alanda çalışan kişiler elde ettikleri deneyimleri iyi bir iş fikrine dönüştürdükten sonra başarılı bir işletme kurabilmektedir.

İşe Aşina Olmak

İş fikri ile birlikte girişim yapılacak işe aşina olmak da önemlidir. Yapılacak işe yakınlık hissetmek, gönül bağı kurmak ve teknik detaylarına vakıf olmak lüzumu vardır. Bu konuda Dr. Mustafa Özel’in Ülker firmasında çalıştığı dönemden aktardığı şu anısı özetlemektedir “Hiç unutmam, 1989 veya 1990 yılıydı. Asıl işi yumurta ticareti olan bir tüccar, petrol işine girmeye karar vermişti. Galiba bir milletvekilinin tavassutuyla İstanbul’un dört yerinde petrol istasyonu kurmak istiyordu. Yaptığı fizibiliteye göre, iş % 400 kârlı gözüküyordu. Sanıyorum 500 bin dolar kadar bir ek sermayeye ihtiyacı vardı ve Sabri Ülker’in bu işe ortak olmasını istiyordu. Ben iyi bir iş yakalamış olma heyecanıyla dosyayı hemen Sabri Bey’e götürdüm. Şöyle beş dakika kadar inceledikten sonra, ‘biz bu işi yapamayız’ dedi. Sebebini sorunca, ‘Çünkü bu iş çok kârlı’ dedi. Bir tuhaf olmuştum. ‘Bu işi yapamayız çünkü çok kârlı!’ Sabri Bey’in ciddiyetini bilmesem benimle dalga geçiyor derdim. Kârlı iş iyi değil mi diye mırıldandım. ‘Kârlı iş herkese yaramaz oğlum. Biz yüzde 5, yüzde 10 kâra alışmış insanlarız. Yüksek kâr bizi bozar!’ dedi. Donakalmıştım. Yüzümün hangi renge girdiğini tahmin edemem. Benim bu kadar üzülmüş yahut tuhaflaşmış olmama şaşıran Sabri Bey devam etti: ‘Sen petrol işinden anlıyor musun Mustafa? Hiç bu işi yaptın mı?’ Hayır efendim. ‘Eee, ben de anlamıyorum. İş kötü giderse, paramız batar. İyi giderse, bizden bilmezler. Sen bize, bizim işimizle irtibatlı dosyalar getir. Süt koksun, buğday koksun, kakao koksun!’ dedi”.

Mücadeleci Ruha Sahip Olmak

Sony’nin kurucusu Akito Morita’nın iş fikrini gerçekleştirme konusundaki çabası dikkate değer bir örnektir. Eşsiz bir mal üreterek servet kazanmak için, ilk ses kayıt cihazını piyasaya sürerken insanların ilgi duymasına rağmen ürünü pahalı bularak satın almadıklarını görmüştür. Ürünün tercih edilmemesi hüzünlendirmiş ama müşteriye ürünün değerini anlatabilirse durumun değişeceğini düşünmüş ve bu doğrultuda mahkemelerde sanık ve tanıkların seslerinin kaydedilmesi, okullarda İngilizce öğretirken ses kaydının yapılması gibi tanıtım uğraşları sonucunda sipariş almaya başlamıştır. Ulusal düzeydeki uğraşlar ve uluslararası pazarlara eş zamanlı olarak yayılma çabası sonucunda Sony, günümüzde 50 milyar dolar civarında yıllık satış değerine ulaşmıştır.

Aynı şekilde, Henry Ford’un 1903 yılındaki tecrübesi de durumu oldukça iyi anlatmaktadır: Otomobil üretimi için kredi istediği banka müdürü tarafından “otomobillerin geçici bir moda olduğu, at arabalarının ise sürekli olarak kullanılacağı” gerekçesi ile reddedilmiştir. Ford ise, “ileride at arabalarının bir gün ortadan kalkacağına ve otomobillerin her yerde kullanılacağına olan inancını” ifade eder. Karşılaştığı çeşitli zorluklar nedeniyle beş defa iflas etmesine rağmen Ford, otomotiv sektörünün öncüsü olmayı başarmıştır.

Değer Üretebilmek

Girişimcilik sürecinde değer üretebilmek ve değer üretmek için gerekli ortamı oluşturmak hayati önem taşımaktadır. Bu konuda verilen en güncel örnek, Türk Telekom, TÜPRAŞ, Türk Hava Yolları (THY) ve Petrol Ofisi’nin piyasa değerleri toplamı ile Whatsapp’ın kıyaslamasıdır. 19 milyar dolara Facebook’a satılan ve sadece 53 kişinin çalıştığı bir şirket olan Whatsapp, yukarıda bahsedilen şirketlerin toplam değerinden daha fazla bir değere sahiptir.

Dolayısıyla, bilgiye dayalı bir ekonominin kurulduğu modern dünyada başarılı girişimler için bilgiye erişimin sağlanması ve eleştirel düşüncenin hayat bulması gerekmektedir. Sonuç olarak, iyi bir ekosistem ve yaratıcılığa dayalı bir eğitim sistemi ile Whatsapp gibi girişimlerin ülkemizde de gerçekleşmesi mümkün olacaktır.

YORUM YAZ

Yorum Yazabilmek İçin Lütfen Giriş Yapın.